Etiket: decentralization

  • # Mawari’s DIO: Decentralizing the Future of AI-Powered 3D Experiences

    ## Mawari’s DIO: Decentralizing the Future of AI-Powered 3D Experiences

    Mawari, a company at the forefront of Web3 innovation, is taking a bold step towards democratizing access to immersive 3D experiences. The company recently unveiled its Decentralized Infrastructure Offering (DIO), a strategic move aimed at expanding its already impressive distributed network across the globe. This initiative comes at a pivotal moment, fueled by the burgeoning demand for real-time, AI-powered 3D content that’s reshaping industries from gaming and entertainment to e-commerce and education.

    The DIO invites compute resource owners worldwide to join Mawari’s network as Guardian Node Operators. By contributing their computing power, these operators will play a crucial role in powering Mawari’s decentralized infrastructure. This decentralized approach promises to deliver several key advantages over traditional centralized models.

    Firstly, it offers increased scalability and resilience. By distributing the workload across a global network of nodes, Mawari can handle the growing demands of bandwidth-intensive, real-time 3D experiences without bottlenecks or single points of failure. This ensures a smoother, more consistent experience for end-users.

    Secondly, decentralization fosters greater accessibility and affordability. By lowering the barrier to entry for hosting 3D content, Mawari can empower creators and developers to build and deploy innovative immersive experiences without the need for expensive centralized infrastructure.

    Finally, the DIO promotes innovation through collaboration and community participation. By incentivizing compute resource owners to contribute to the network, Mawari is building a vibrant ecosystem where innovation can thrive.

    As Dean Takahashi reported in VentureBeat, this move is perfectly timed given the current surge in demand for AI-driven 3D content. Mawari’s DIO network has the potential to unlock new possibilities for creating and experiencing interactive, immersive 3D worlds, paving the way for the next generation of the metaverse and beyond. The success of the DIO will depend on attracting a significant number of Guardian Node Operators, but given the potential benefits for both operators and users, the future looks bright for Mawari’s decentralized vision.

  • # Mawari’den Yapay Zeka Destekli Sürükleyici 3D Deneyimler için Yeni Bir Ağ: DIO

    ## Mawari’den Yapay Zeka Destekli Sürükleyici 3D Deneyimler için Yeni Bir Ağ: DIO

    Web3 teknolojisiyle merkeziyetsiz bir altyapı sunan Mawari, yapay zeka (YZ) destekli sürükleyici 3D deneyimler yaratmak için tasarladığı DIO (Decentralized Infrastructure Offering – Merkeziyetsiz Altyapı Sunumu) ağını duyurdu. Bu hamle, gerçek zamanlı YZ ile güçlendirilen 3D içeriklere olan talebin hızla artmasıyla beraber, Mawari’nin dağıtık ağını küresel ölçekte genişletmeyi hedefliyor.

    VentureBeat’in haberine göre, DIO sayesinde Mawari, dünya genelindeki işlem kaynağı sahiplerini “Guardian Node Operators” (Koruyucu Düğüm Operatörleri) olmaya davet ediyor. Bu sayede, dağıtık ağa katkıda bulunanlar, Mawari’nin sunduğu altyapıdan faydalanabilecek ve ekosistemin büyümesine destek olabilecekler.

    Yapay zeka ve 3D teknolojilerinin birleşimi, özellikle metaverse, oyun, e-ticaret ve eğitim gibi alanlarda yeni ve sürükleyici deneyimlerin önünü açıyor. Mawari’nin DIO ağı, bu gelişen pazarda yerini sağlamlaştırmayı ve kullanıcılarına daha erişilebilir, ölçeklenebilir ve merkeziyetsiz bir altyapı sunmayı amaçlıyor. Ağın tam olarak hangi işlevsellikleri sunacağı ve Guardian Node Operatörlerinin ne gibi avantajlardan yararlanacağı gibi detaylar henüz netleşmemiş olsa da, Mawari’nin bu girişimi, Web3 ve yapay zeka teknolojilerinin potansiyelini birleştirerek geleceğin internet deneyimlerini şekillendirme yolunda önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.

    Dean Takahashi tarafından VentureBeat’te yayınlanan bu haber, Mawari’nin sektördeki yenilikçi yaklaşımını ve YZ destekli 3D deneyimlerin geleceğine olan inancını vurguluyor. Önümüzdeki dönemde DIO ağının nasıl gelişeceği ve pazarda ne gibi bir etki yaratacağı merakla bekleniyor.

  • # Kendi Federatif Mikroblogunu Kurmak: Bağımsızlığa Giden Yol

    ## Kendi Federatif Mikroblogunu Kurmak: Bağımsızlığa Giden Yol

    Günümüzde sosyal medya platformlarının hakimiyeti tartışılmaz bir gerçek. Ancak bu platformların algoritmaları, veri gizliliği endişeleri ve sansür gibi sorunları, kullanıcıları alternatif arayışlara itiyor. İşte bu noktada, “federatif” kavramı devreye giriyor. Fedify.dev üzerinde dahlia tarafından yayınlanan “Creating your own federated microblog” (Kendi Federatif Mikroblogunu Kurmak) başlıklı makale, sosyal medyanın daha özgürlükçü ve kontrolün kullanıcıda olduğu bir alternatifini sunuyor.

    Makalede, merkezi bir otoriteye bağlı kalmadan, bağımsız sunucular aracılığıyla iletişim kurmayı sağlayan federatif bir mikroblog platformu oluşturma süreci adım adım anlatılıyor. Bu yaklaşım, kullanıcıların kendi verilerinin kontrolünü ellerinde tutmasını, sansürden uzak kalmasını ve farklı sunuculardaki diğer kullanıcılarla etkileşim kurmasını mümkün kılıyor.

    **Federatif Mikroblog Nedir?**

    Federatif bir mikroblog, merkezi bir sunucuya bağımlı kalmadan, farklı sunucular üzerindeki kullanıcıların birbirleriyle iletişim kurabildiği bir sosyal medya platformudur. Bu sistemde, her kullanıcı veya topluluk kendi sunucusunu kurabilir ve diğer sunucularla bağlantı kurarak “federasyon” oluşturabilir. Bu sayede, tek bir şirketin veya otoritenin kontrolü dışında, daha özgür ve dağıtık bir iletişim ortamı sağlanır.

    **Neden Federatif Bir Mikroblog Kurmalısınız?**

    * **Veri Kontrolü:** Verileriniz tek bir şirketin elinde değil, kendi sunucunuzda güvende olur.
    * **Sansürden Uzak:** Merkezi bir otorite olmadığı için, içeriklerinize müdahale olasılığı azalır.
    * **Özelleştirme İmkanı:** Kendi sunucunuzu ihtiyaçlarınıza göre özelleştirebilir, farklı eklentiler ve temalar kullanabilirsiniz.
    * **Topluluk Yönetimi:** Kendi topluluğunuzu oluşturabilir, üyelerinizi daha iyi yönetebilirsiniz.
    * **Bağımsızlık:** Sosyal medyanın tekelleşmesine karşı bir alternatif sunarak, daha özgür bir internetin parçası olursunuz.

    **Makalede Neler Bulacaksınız?**

    dahlia’nın makalesi, federatif bir mikroblog kurma sürecini detaylı bir şekilde ele alıyor. Makalede, hangi teknolojilerin kullanılacağı, sunucu kurulumu, yazılım entegrasyonu ve kullanıcı arayüzü geliştirme gibi konulara değiniliyor. Ayrıca, farklı federatif platformlar arasında nasıl bağlantı kurulacağı ve iletişim sağlanacağı da anlatılıyor.

    **Sonuç:**

    “Creating your own federated microblog” makalesi, sosyal medyanın tekeline karşı durmak isteyen ve kendi verilerinin kontrolünü elinde tutmak isteyen kullanıcılar için mükemmel bir kaynak. Bağımsız bir mikroblog platformu kurarak, daha özgürlükçü ve kullanıcı odaklı bir sosyal medya deneyimi yaşayabilirsiniz. Bu makale, bu yolculuğa çıkmak isteyenlere rehberlik ederek, federatif dünyanın kapılarını aralıyor.

  • # Beyond the Echo Chamber: A DIY Guide to Building Your Own Federated Microblog

    ## Beyond the Echo Chamber: A DIY Guide to Building Your Own Federated Microblog

    In an age of centralized social media platforms, the desire for greater control and autonomy over our online presence is growing. Fedify.dev offers a compelling solution: building your own federated microblog. This allows you to participate in the wider Fediverse, the network of interconnected, decentralized social media servers, without being beholden to the algorithms and data mining practices of corporate giants.

    The tutorial, accessible at [https://fedify.dev/tutorial/microblog](https://fedify.dev/tutorial/microblog), provides a practical guide to crafting your own miniature social network. Authored by dahlia and gaining traction within the developer community, evidenced by its positive reception and active discussion, the resource empowers users to create a platform where they control the content, moderation, and overall experience.

    **What is a Federated Microblog?**

    Think of it as your own personal Twitter, but with a crucial difference: it connects to other similar microblogs on the Fediverse. Using protocols like ActivityPub, your posts (often referred to as “toots” in the Mastodon world, the most prominent Fediverse platform) can be seen and interacted with by users across the network. This eliminates the walled garden approach of traditional social media, allowing for broader reach and connection based on genuine interest, not algorithmic curation.

    **Why Build Your Own?**

    There are several compelling reasons to embark on this DIY journey:

    * **Data Ownership:** You have complete control over your data. No more worrying about your posts being used to train AI models without your consent or being sold to advertisers.
    * **Customization:** Tailor the platform to your specific needs and preferences. Modify the appearance, features, and even the moderation policies to create a community that aligns with your values.
    * **Freedom from Algorithms:** Escape the clutches of algorithmic feeds that prioritize engagement over genuine connection. Focus on seeing the content you actually want to see, from people you choose to follow.
    * **Technical Skill Enhancement:** Building your own microblog is a valuable learning experience. You’ll gain practical skills in web development, server administration, and understanding distributed systems.
    * **Support Decentralization:** By participating in the Fediverse, you’re contributing to a more diverse and resilient online ecosystem, less vulnerable to censorship and corporate control.

    **The Fedify.dev Tutorial: A Starting Point**

    While the specific implementation details will depend on your chosen technology stack and technical expertise, the Fedify.dev tutorial provides a crucial foundation. It likely covers key aspects such as:

    * **Setting up a server:** Choosing a hosting provider and configuring the server environment.
    * **Implementing ActivityPub:** Handling the communication protocol that enables federation with other Fediverse instances.
    * **Designing the user interface:** Creating a user-friendly interface for posting, reading, and interacting with content.
    * **Managing user accounts:** Implementing authentication and authorization mechanisms.
    * **Moderation and content filtering:** Establishing policies and tools to maintain a healthy community environment.

    **Beyond the Tutorial: Considerations for Success**

    Building a federated microblog is just the first step. Maintaining and growing it requires ongoing effort:

    * **Community Building:** Encourage participation and engagement by creating a welcoming and engaging environment.
    * **Content Moderation:** Be prepared to moderate content and enforce your community guidelines.
    * **Security:** Implement robust security measures to protect your server and user data.
    * **Maintenance:** Regularly update your software and infrastructure to ensure stability and security.

    **The Future is Federated**

    The movement towards decentralized social media is gaining momentum. By providing accessible resources like the microblog tutorial, Fedify.dev is empowering individuals to take control of their online presence and build a more open, democratic, and user-centric internet. While it requires technical know-how and commitment, the reward is a platform that reflects your values and connects you with like-minded individuals in a truly meaningful way. The era of the independent, federated microblog may just be dawning.

  • # Bluesky’s Decentralized Promise Tested as Government Censorship Creeps In

    ## Bluesky’s Decentralized Promise Tested as Government Censorship Creeps In

    Bluesky, the decentralized social network vying to be a Twitter (now X) alternative, is facing its first major test of its commitment to free speech and open access. While the platform touts its decentralized architecture as a safeguard against censorship, recent events in Turkey reveal a more nuanced reality.

    Earlier this month, Bluesky complied with a request from the Turkish government to restrict access to 72 accounts within the country, according to a report by the Freedom of Expression Association. This action prevents users in Turkey from viewing these accounts, effectively limiting their reach and visibility. The reasoning cited by the Turkish government was the protection of “national security and public order.” In addition, thirteen other accounts and at least one post were made invisible in the country.

    This move has sparked debate within the Bluesky community, with many users questioning whether the platform can truly uphold its promise of decentralization in the face of governmental pressure. Some fear that Bluesky is becoming “just like Twitter,” susceptible to the demands of authoritarian regimes.

    However, Bluesky’s unique structure, built upon the AT Protocol, offers a potential workaround that isn’t readily available on centralized platforms like X. Unlike X, where moderation is centrally controlled, Bluesky’s design allows for third-party apps to access and display content independently of the official Bluesky app and its moderation policies.

    **The Atmosphere and the Censorship Loophole**

    Bluesky’s open social web, dubbed the “Atmosphere,” is comprised of various third-party clients that offer alternative interfaces and perspectives on the platform’s content. These apps aren’t obligated to adhere to Bluesky’s official moderation choices, including the use of geographic labelers – a tool Bluesky uses to implement region-specific censorship.

    Currently, Bluesky doesn’t require these third-party apps to utilize geographic moderation labelers. This means that apps like Skeets, Ouranos, Deer.social, and Skywalker, among others, can potentially bypass the Turkish government’s censorship by not implementing the labelers. Users in Turkey could, in theory, use these alternative apps to view content blocked on the official Bluesky app.

    **Caveats and Future Considerations**

    While this loophole offers a glimmer of hope for circumventing censorship, it’s not a foolproof or permanent solution. Many third-party developers haven’t implemented geographic labelers simply due to the added complexity and effort. Furthermore, these apps typically have smaller user bases compared to the official Bluesky app, allowing them to operate under the radar of government scrutiny.

    If these third-party apps gain significant traction, they too could become targets of government pressure. As one Bluesky app developer noted, they won’t prioritize adding geographic labelers until Apple threatens to remove their app from the App Store.

    Recognizing the limitations of this workaround, some developers are exploring alternative approaches. Aviva Ruben, the developer of Deer.social, is building a client that allows users to disable Bluesky’s official moderation service entirely, opting instead to use third-party labelers or none at all. Deer.social also allows users to manually configure their location, providing another way to sidestep geolocation-based censorship.

    As Bluesky continues to grow and evolve, it’s crucial for the platform and its community to grapple with the complexities of decentralization and censorship resistance. While the initial response to Turkish government pressure is concerning, the existence of third-party apps and the potential for alternative moderation approaches offer a pathway toward a more open and accessible social web. The future of free speech on Bluesky will depend on how these challenges are addressed. Users and developers alike must be ready for a future where governments beyond Turkey, including the U.S., could make requests to hide legal content, beyond the illegal CSAM (child sexual abuse material). This forces a need for tools to avoid geographic labelers.

  • # Bluesky’da Hükümet Sansürü Başladı, Ama Henüz Üçüncü Taraf Uygulamalarda Değil…

    ## Bluesky’da Hükümet Sansürü Başladı, Ama Henüz Üçüncü Taraf Uygulamalarda Değil…

    Sosyal ağların sansüre karşı duruşu her zaman tartışma konusu olmuştur. Özellikle Twitter’dan kaçarak daha özgür bir platform arayışında olan kullanıcılar için Bluesky, umut vadeden bir alternatif olarak ortaya çıkmıştı. Ancak son gelişmeler, hükümet sansürünün Bluesky’a da ulaştığını gösteriyor.

    Özgür İfade Derneği’nin raporuna göre, bu ayın başlarında Türk hükümet yetkililerinin talebi üzerine Bluesky, Türkiye’de 72 hesaba erişimi kısıtladı. Bu durum, Türkiye’deki kullanıcıların bu hesapları görmesini engelledi ve erişimlerini sınırladı. Rapora göre, 59 Bluesky hesabı “milli güvenlik ve kamu düzenini” koruma gerekçesiyle engellendi. Ayrıca 13 hesap ve en az bir gönderi de Türkiye’den görünmez hale getirildi.

    Bu durum, özellikle sansürden kaçmak umuduyla X’ten Bluesky’a göç eden Türk kullanıcılar arasında hayal kırıklığı yarattı. Kullanıcılar, sosyal ağın iddia ettiği kadar açık ve merkeziyetsiz olup olmadığını sorgulamaya başladı. Acaba Bluesky de sonunda “Twitter gibi mi olacak?” endişesi sosyal medyada yankılandı.

    **Bluesky’daki Açık Kapı: Üçüncü Taraf Uygulamalar**

    Ancak Bluesky’ın teknik altyapısı, sansürü aşmak için X gibi ağlara kıyasla daha kolay bir yol sunuyor. Bu, alternatif sosyal ağ Mastodon kadar açık olmasa da, merkeziyetsiz bir rakip olarak öne çıkmasını sağlıyor. Mastodon’da kullanıcılar, hesaplarını farklı sunuculara taşıyarak sansürden kaçabiliyor.

    Bluesky’ın resmi uygulamasında kullanıcılar, moderasyon ayarlarını yapılandırabiliyor ancak Bluesky’ın sağladığı moderasyon hizmetinden çıkış yapamıyor. Bu hizmet, coğrafi etiketleyicileri de içeriyor. Bu etiketleyiciler, örneğin Türkiye hükümeti tarafından zorunlu kılınan hesapların sansürünü yöneten yeni eklenen Türk moderasyon etiketleyicisini kullanıyor. Özetle, resmi Bluesky uygulamasında bulunuyorsanız ve Bluesky (şirket) bölgenizde bir şeyi sansürlemeyi kabul ederse, gizli gönderileri veya hesapları görmek için bundan çıkış yapmanın bir yolu yok.

    İşte bu noktada, üçüncü taraf Bluesky uygulamaları devreye giriyor. Daha geniş bir açık sosyal ağ olan “Atmosphere”ün parçası olan bu uygulamalar, aynı kurallara uymak zorunda değil. En azından şimdilik.

    Bluesky, AT Protokolü üzerine inşa edildiğinden, üçüncü taraf istemciler, aynı moderasyon seçeneklerini uygulamadan Bluesky’ın içeriğine kendi arayüzlerini ve görünümlerini oluşturabiliyor. Sansürlenen hesaplar, Bluesky altyapısından (röleler ve kişisel veri sunucuları gibi) yasaklanmıyor. Bunun yerine, hesaplar istemci düzeyindeki coğrafi etiketleyiciler tarafından denetleniyor. Şu anda Bluesky, hiçbir üçüncü taraf uygulamasının coğrafi moderasyon etiketleyicilerini kullanmasını gerektirmiyor. Bu da uygulamaların kullanıcılarını coğrafi olarak konumlandırmasını ve ardından uygun bölgesel kısıtlamaları uygulamasını zorunlu kılardı. Bu nedenle, mevcut coğrafi etiketleyicileri uygulamayan uygulamalar, engellenen Türk hesaplarını sansürlemiyor.

    **Sansüre Karşı Alternatifler: Skeets, Ouranos, Deer.social, Skywalker ve Diğerleri**

    Bu durum, Skeets, Ouranos, Deer.social, Skywalker gibi uygulamaların Türk sansürünü aşmak için kullanılabileceği anlamına geliyor. Ancak bu “çözüm” bazı dezavantajları da beraberinde getiriyor.

    Uygulama geliştiricilerinin coğrafi etiketleyicileri kullanmamayı tercih etmeleri her zaman kasıtlı bir durum değil. Coğrafi etiketleyicileri eklemek, onlar için ekstra iş anlamına gelebilir ve çoğu henüz bunları uygulamaya koymaya zahmet etmedi. Ayrıca, bu üçüncü taraf uygulamaların resmi Bluesky uygulamasına kıyasla çok daha küçük kullanıcı tabanları var, bu da hükümet sansürcülerinin radarına girmelerini zorlaştırıyor. Bu da bu tür kararları uygulama geliştiricileri için daha az endişe verici hale getiriyor – en azından şimdilik.

    Bu üçüncü taraf uygulamalar yeterince popüler hale gelirse, Türkiye gibi bir hükümet de onlara yaklaşabilir ve harekete geçmelerini talep edebilir. Ve eğer uymazlarsa, uygulamalarının ülkede engellenmesi riskini göze alabilirler (örneğin, birkaç Bluesky uygulama geliştiricisi, Apple’ın potansiyel bir App Store’dan kaldırma konusunda kendilerine yaklaşana kadar coğrafi etiketleyiciler ekleme konusunda endişelenmeyeceklerini söyledi).

    Etiketleyicilerden kaçınmak görünüşte kalıcı bir çözüm olmadığından, bir geliştirici olan Aviva Ruben, Deer.social adında farklı şekilde çalışan alternatif bir Bluesky istemcisi oluşturuyor. Burada kullanıcılar, Bluesky’ın resmi moderasyon hizmetini ve etiketleyicilerini tamamen devre dışı bırakmayı ve bunun yerine diğer üçüncü taraf etiketleyicileri kullanmayı seçebilirler. Ayrıca, uygulama, kullanıcıların konumlarını ayarlarında manuel olarak yapılandırmalarına olanak tanır; bu da kullanıcıların coğrafi konum tabanlı engellemelerden ve sansürden kaçınmalarını sağlar.

    Ruben, “Mevcut politikayı beğeniyorum, ancak gelecekte daha kısıtlayıcı hale geleceğinden veya değişeceğinden korkuyorum – alternatif AppView’ler üzerinde çalışmaya devam etmek için harika bir neden” diyerek, Bluesky’ın verilerine erişmenin ve görüntülemenin alternatif yollarının gerekliliğine atıfta bulundu.

    Günümüzün hükümet sansürü endişeleri Türkiye’ye odaklansa da, Bluesky topluluğu, ABD dahil herhangi bir hükümetin şirketten yalnızca çocuk istismarı materyali gibi açıkça yasa dışı olanların ötesinde gönderileri gizlemesini talep edebileceği bir geleceğe hazırlanmak zorunda.

    Ruben, Deer.social’ın bu noktada uygulamaya bir “konum yok” seçeneği ekleyerek kullanıcıların tüm coğrafi etiketleyicilerden kaçınmayı seçebileceklerini söylüyor.

    Olası açık kapılara rağmen, sansür Bluesky’a ulaşmış durumda. Ve resmi uygulamanın en çok sayıda kişiye ulaştığı düşünüldüğünde, bu dikkate değer bir evrim.