Blog

  • # Trump’ın “Veri Temizliği” Afet Uyarı Sistemlerini Sekteye Uğrattı

    ## Trump’ın “Veri Temizliği” Afet Uyarı Sistemlerini Sekteye Uğrattı

    Donald Trump’ın başkanlığı döneminde uyguladığı politikalar, sadece Amerika Birleşik Devletleri’ni değil, tüm dünyayı etkileyen kritik öneme sahip afet uyarı sistemlerini de olumsuz etkiledi. The Verge’de yayınlanan bir habere göre, Trump’ın göreve gelmesinin ardından, doktorların ve çiftçilerin güvendiği önemli sağlık ve çevre kaynaklarına ait veriler federal web sitelerinden kaybolmaya başladı.

    Sadece bununla kalmayan Trump yönetimi, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nı (USAID) da hedef alarak fonları kesti. Bu kesintiler, yalnızca finansal desteği değil, aynı zamanda dünya çapında insanların kıtlığı önlemek ve doğal afetler öncesinde uyarılar yayınlamak için kullandığı veri akışını da engelledi.

    İsminin açıklanmasını istemeyen eski bir USAID çalışanı, “Web sitelerinin kapatıldığını, verilerin kaybolduğunu gördükçe endişelendik. Çünkü bu veriler gerçeği temsil ediyor. Artık bir şeyler söyleyip bunu gerçek olarak dayatmak daha kolay. Ancak bunu destekleyecek bir veri yok” dedi.

    ABD, dünya çapındaki insani yardım çalışmaları için hayati bir kaynak olan devasa miktarda hava ve iklim verisi topluyor. Bu veriler, kuraklıkların ve ürün kayıplarının nerede gıda kıtlığına yol açabileceğini tahmin etme, insanların ani sel riskine nerede maruz kaldığını belirleme ve Atlantik kasırga mevsimine nasıl hazırlanılacağını planlama çabalarına rehberlik ediyor.

    Bu sistemler eninde sonunda tekrar çalışır hale gelse bile, Trump yönetiminin sebep olduğu düzensiz değişiklikler, zaten ciddi sonuçlar doğurmaya başladı. Bu durum, gelecekteki afetlere hazırlık ve müdahale çalışmalarını tehlikeye atarken, dünya genelindeki milyonlarca insanın hayatını riske sokuyor.

    **Kaynak:** The Verge
    **Yazar:** Justine Calma

  • # Data Drought: How Trump’s Policies Hampered Disaster Warning Systems

    ## Data Drought: How Trump’s Policies Hampered Disaster Warning Systems

    Just weeks after Donald Trump took office, a concerning trend began to emerge: crucial health and environmental data, vital for doctors and farmers alike, started vanishing from federal websites. This wasn’t just a cosmetic change; it represented a significant disruption to critical warning systems for floods, hurricanes, and even famine, according to a recent report by The Verge.

    Beyond simply altering web pages, the Trump administration moved swiftly to dismantle organizations like USAID, cutting off vital funding streams. This had a ripple effect, impacting the flow of data used globally to anticipate and mitigate natural disasters and food shortages.

    “As we all watched the websites being pulled down, as we all watched data disappearing, we were all concerned – because that’s truth. There’s truth in data,” explained a former contractor, speaking anonymously. This sentiment highlights the dangers of suppressing objective information in favor of potentially biased narratives. The disappearance of this data undermines the ability to verify claims and make informed decisions.

    The United States is a major collector of weather and climate data, which serves as an essential resource for humanitarian efforts worldwide. This data is instrumental in predicting droughts, identifying regions vulnerable to crop failures and food shortages, assessing flood risks, and preparing for hurricane seasons.

    Even if these critical systems are eventually restored, the abrupt changes initiated during the Trump administration have already had a detrimental impact, according to the report. The suppression of scientific data represents a significant setback for global disaster preparedness and highlights the importance of transparent access to information for effective risk management.

    For a more in-depth look at the issue, read the full story on The Verge.

  • # WhatsApp’tan Gizliliğe Önem Veren Yapay Zeka Hamlesi: “Özel İşleme” Özelliği Geliyor

    ## WhatsApp’tan Gizliliğe Önem Veren Yapay Zeka Hamlesi: “Özel İşleme” Özelliği Geliyor

    Meta, popüler mesajlaşma uygulaması WhatsApp için gizliliği ön planda tutan yeni bir yapay zeka özelliği üzerinde çalıştığını duyurdu. “Özel İşleme” (Private Processing) adı verilen bu özellik, kullanıcıların Meta AI ile daha güvenli bir şekilde etkileşim kurmasını sağlayacak.

    Meta’nın açıklamasına göre, “Özel İşleme” tamamen isteğe bağlı olacak ve önümüzdeki haftalarda kullanıma sunulacak. En önemli özelliği ise, bu özellik kullanılarak yapılan etkileşimlerin Meta, WhatsApp veya herhangi bir üçüncü taraf şirket tarafından görülemeyecek olması.

    **Peki “Özel İşleme” Nasıl Çalışacak?**

    Kullanıcılar, yapay zekadan sohbet özetleri gibi isteklerde bulunmak için “Özel İşleme” özelliğini kullanabilecekler. Bu özellik sayesinde, oturum tamamlandıktan sonra sistem kullanıcı mesajlarına erişimini kaybedecek. Bu sayede, olası bir saldırganın, oturum sonrasında dahi kullanıcının verilerine erişmesi engellenmiş olacak.

    Meta, bu özellikle hem kullanıcıları hedef alan saldırıları önlemeyi, hem de bağımsız üçüncü tarafların “Özel İşleme”nin davranışını denetleyerek gizlilik ve güvenlik garantilerini bağımsız olarak doğrulamasını sağlamayı hedefliyor.

    **Apple’ın İzinden Gidiliyor**

    Meta’nın bahsettiği sistem, Apple’ın “Özel Bulut Hesaplama” (Private Cloud Compute – PCC) özelliğine oldukça benziyor. Tıpkı Apple gibi, Meta da “Özel İşleme” isteklerini kullanıcıların IP adreslerini gizleyen bir protokol olan OHTTP için üçüncü taraf bir sağlayıcı aracılığıyla aktaracak.

    Ancak “Wired”ın belirttiği gibi, önemli bir fark bulunuyor: WhatsApp’taki tüm yapay zeka istekleri Meta’nın sunucularında işleniyor ve kullanıcıların “Özel İşleme”yi manuel olarak başlatması gerekiyor. Apple ise, cihaz üzerinde yapay zeka işlemeyi varsayılan olarak kullanıyor ve istekler sunucularına gittiğinde “Özel Bulut Hesaplama”ya geçiyor.

    **Güvenlik Odaklı Yaklaşım**

    Meta, “Özel İşleme”yi şimdiden hata ödül programına dahil etti ve sistemin lansmanına yaklaştıkça “ayrıntılı bir güvenlik mühendisliği tasarım belgesi” yayınlamayı planlıyor. Bu da Meta’nın bu özelliğe ne kadar önem verdiğini ve kullanıcı gizliliğini korumak için ne kadar çaba sarf ettiğini gösteriyor.

    Sonuç olarak, WhatsApp’ın “Özel İşleme” özelliği, kullanıcıların yapay zeka ile daha güvenli bir şekilde etkileşim kurmasını sağlayan önemli bir adım. Bu özellik sayesinde, kullanıcılar gizlilik endişesi duymadan yapay zekanın sunduğu faydalardan yararlanabilecekler.

  • # WhatsApp to Launch “Private Processing” for AI Chats, Mirroring Apple’s Privacy Approach

    ## WhatsApp to Launch “Private Processing” for AI Chats, Mirroring Apple’s Privacy Approach

    WhatsApp is stepping up its AI game with a new feature called “Private Processing,” designed to offer users a secure way to interact with Meta AI. Announced recently, this optional feature, slated for release in the coming weeks, promises a high level of privacy by ensuring that neither Meta, WhatsApp, nor any third-party entities can access the content of these AI interactions.

    The core concept behind Private Processing is to allow users to “direct AI to process their requests,” such as generating AI chat summaries, without leaving a lasting trace on the system. Meta assures that the system will not “retain access to user messages once the session is complete,” mitigating the risk of unauthorized access even in the event of a security breach.

    Meta’s focus extends beyond simply preventing breaches; they are also striving for transparency and accountability. The company aims to enable independent third parties to “audit the behavior of Private Processing to independently verify our privacy and security guarantees.” As part of this commitment, Private Processing is now included in Meta’s bug bounty program, encouraging ethical hackers to identify and report potential vulnerabilities. Moreover, Meta plans to publish a “detailed security engineering design paper” in the lead-up to the system’s launch, providing a deep dive into its security architecture.

    The architecture of Private Processing bears a striking resemblance to Apple’s Private Cloud Compute (PCC). Similar to Apple, Meta will route Private Processing requests through a third-party provider utilizing OHTTP, a protocol designed to obscure users’ IP addresses. This extra layer of anonymity further enhances user privacy.

    However, there are some key differences between WhatsApp’s and Apple’s approaches. As noted by *Wired*, all of WhatsApp’s AI requests will be handled on Meta’s servers, and users must actively initiate Private Processing. In contrast, Apple prioritizes on-device AI processing by default, only resorting to PCC when requests require more processing power.

    While both companies are clearly prioritizing user privacy in the age of AI, their implementations differ in their approach to on-device versus cloud-based processing. Only time will tell how these different strategies will perform in practice and how users will perceive the balance between privacy and convenience. With its upcoming launch, WhatsApp’s Private Processing feature represents a significant step towards offering users a more secure and privacy-conscious AI experience.

  • # Google’dan Büyük Hamle: Gemini, iPhone’lara Geliyor!

    ## Google’dan Büyük Hamle: Gemini, iPhone’lara Geliyor!

    Google CEO’su Sundar Pichai’den gelen açıklamalar, teknoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı. Google’ın yapay zeka modeli Gemini’nin, Apple ile yapılan anlaşma sonucunda iPhone’lara entegre edileceği doğrulandı. Bu gelişme, Siri’nin yeteneklerini önemli ölçüde artırarak, kullanıcı deneyimini yeni bir boyuta taşıyacak.

    ABD Adalet Bakanlığı’nın Google’a karşı açtığı tekel davası sırasında konuşan Pichai, Gemini’nin iPhone’lara entegrasyonunun yıl sonuna kadar tamamlanmasının beklendiğini belirtti. Bu entegrasyon, Siri’nin daha karmaşık soruları yanıtlama yeteneğini Gemini’nin güçlü yapay zeka yetenekleriyle birleştirerek geliştirecek. Benzer bir entegrasyon, Apple’ın daha önce OpenAI’ın ChatGPT’si ile yaptığı işbirliğiyle hayata geçirilmişti.

    Apple’ın Kıdemli Başkan Yardımcısı Craig Federighi de daha önce Gemini’nin Apple Intelligence özelliklerine entegre edilebileceğine dair sinyaller vermişti. Federighi, kullanıcıların gelecekte istedikleri modelleri seçebilmelerini istediklerini, bu modeller arasında Google Gemini’nin de yer alabileceğini ifade etmişti.

    Pichai’nin açıklamaları, Adalet Bakanlığı avukatı Veronica Onyema’nın sorularına yanıt olarak geldi. Pichai, Apple CEO’su Tim Cook ile yapay zeka geliştirme konusunda görüştüğünü ve Cook’un, Google’ın yapay zeka teknolojilerini nasıl geliştirdiği ve yol haritası hakkında bilgi edinmeye çalıştığını belirtti. Pichai, Cook’un kendisine bu yıl içinde Apple Intelligence’da daha fazla üçüncü taraf yapay zeka modelinin kullanıma sunulacağını söylediğini de ekledi.

    Bu entegrasyonun yolda olduğuna dair başka işaretler de var. Şubat ayında, *MacRumors* yazarı Aaron Perris, iOS 18.4 beta sürümünde “Google”a ait bir Apple Intelligence modeline dair referanslar bulmuştu. Apple’ın ChatGPT entegrasyonunda olduğu gibi, Siri daha karmaşık soruları yanıtlarken üçüncü taraf yapay zeka modelini kullanmak için otomatik olarak izin isteyecek. ChatGPT ayrıca fotoğrafları analiz edebilecek ve metin tabanlı görüntüler oluşturabilecek.

    Google Gemini’nin iPhone’lara gelmesi, yapay zeka teknolojilerinin mobil cihazlarda kullanımının yaygınlaşması adına önemli bir adım. Siri’nin yeteneklerinin artması ve kullanıcıların daha akıllı bir asistan deneyimi yaşaması bekleniyor. Bu işbirliği, teknoloji dünyasında rekabeti kızıştırırken, tüketicilere daha gelişmiş ve kişiselleştirilmiş bir deneyim sunma potansiyeli taşıyor.

  • # Gemini Set to Integrate with iPhones, Challenging Siri with AI Power

    ## Gemini Set to Integrate with iPhones, Challenging Siri with AI Power

    Google’s AI model, Gemini, is poised to make its way onto iPhones, potentially transforming how Siri handles complex queries and adding a new dimension to Apple’s AI capabilities. Google CEO Sundar Pichai confirmed that the company anticipates finalizing a deal with Apple to integrate Gemini into iPhones by mid-year, with a potential rollout by the end of 2025. The confirmation came during the recent search monopoly trial, signaling a significant shift in the landscape of AI integration in mobile devices.

    This collaboration mirrors Apple’s existing partnership with OpenAI’s ChatGPT, where Siri leverages the AI model to answer intricate questions and perform advanced tasks. The expected Gemini integration suggests a similar functionality, enabling Siri to tap into Gemini’s capabilities for a broader range of complex requests.

    Apple’s Senior Vice President, Craig Federighi, had previously hinted at the possibility of incorporating Gemini into Apple Intelligence, the company’s suite of AI-powered features, during its initial announcement last June. “We want to enable users ultimately to choose the models they want, maybe Google Gemini in the future,” Federighi stated, indicating a desire to provide users with options for their AI experiences.

    Pichai further revealed that he had discussed AI development with Apple CEO Tim Cook, including the distribution of the Gemini app. Cook reportedly suggested that more third-party AI models would be integrated into Apple Intelligence later this year.

    Adding to the mounting evidence, eagle-eyed observers have already spotted clues in iOS beta versions. In February, *MacRumors* contributor Aaron Perris uncovered references to “Google” as a potential Apple Intelligence model choice within an iOS 18.4 beta.

    The integration of ChatGPT in iOS provides a glimpse into what users can expect from Gemini. Siri currently requests user permission before utilizing ChatGPT to handle more complex inquiries, and the model can also analyze photos and generate images based on text prompts. The arrival of Gemini promises to further expand these capabilities, offering iPhone users a powerful new AI assistant within their familiar ecosystem. This partnership represents a significant step towards a future where users can choose the AI models that best suit their needs, further blurring the lines between competing tech giants and opening new avenues for innovation.