# Kanadalı Madencilik Şirketi, Trump’tan Derin Deniz Madenciliği İzni İstiyor

## Kanadalı Madencilik Şirketi, Trump’tan Derin Deniz Madenciliği İzni İstiyor

Kanadalı bir madencilik şirketi olan The Metals Company (TMC), uluslararası sularda ticari madencilik faaliyetlerine başlamak için Trump yönetiminden izin başvurusunda bulundu. Şirketin bu hamlesi, derin deniz madenciliği için kurallar geliştirmeye çalışan çok taraflı bir süreci bypass etme girişimi olarak değerlendiriliyor.

Derin deniz madenciliği, okyanus tabanında bulunan ve pil üretiminde kullanılan nikel, kobalt ve manganez gibi değerli metalleri elde etmeyi amaçlıyor. Ancak bu faaliyetlerin potansiyel çevresel etkileri ve deniz yaşamına olası zararları konusunda ciddi endişeler bulunuyor.

**Uluslararası Tepkiler ve Hukuki Zemin**

TMC’nin bu girişimi, diğer hükümetler ve çevreciler tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Greenpeace International’dan Louisa Casson, bu adımı “uluslararası hukuka ve bilimsel konsensüse tam bir saygısızlık” olarak nitelendirdi.

Trump yönetimi, derin deniz madenciliğini hızlandırmak için bir kararname imzalamış ve bu adımı Çin’in mineral tedarik zincirindeki hakimiyetine karşı bir önlem olarak savunmuştu. ABD, 1980 tarihli ABD Derin Deniz Sert Mineral Kaynakları Yasası ve Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni onaylamamış olması nedeniyle madencilik izni verme yetkisine sahip olduğunu iddia ediyor. Ancak Çin, bu kararnamenin uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve uluslararası toplumun genel çıkarlarına zarar verdiğini belirtiyor.

**Derin Deniz Madenciliğinin Riskleri ve Alternatifler**

Bilim insanları ve çevreciler, okyanusların derinlikleri hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığını ve madenciliğin deniz yaşamı ve kıyı toplulukları üzerindeki etkilerinin tam olarak anlaşılamadığını vurguluyor. Dünya deniz tabanının yüzeyinin Ay’dan bile daha az haritalandırıldığı belirtiliyor.

Bu endişelere rağmen TMC, derin deniz madenciliğinin karasal madenciliğe göre daha az zararlı olduğunu savunuyor. Şirket, Clarion Clipperton Bölgesi’nden milyonlarca ton nikel, bakır, kobalt ve manganez elde edebileceğine inanıyor.

Derin deniz madenciliğine karşı çıkanlar ise, pil üretiminde nikel ve kobalt kullanımını azaltma ve geri dönüşüm gibi alternatif çözümlerin olduğunu belirtiyor. Tesla gibi elektrikli araç şirketleri, pil teknolojilerini geliştirerek bu metallere olan ihtiyacı azaltmaya çalışıyor.

**Sonuç**

TMC’nin derin deniz madenciliği izni başvurusu, uluslararası hukukun sınırlarını zorlayan ve çevresel riskleri beraberinde getiren bir girişim olarak değerlendiriliyor. Bu durum, derin deniz madenciliğinin geleceği ve uluslararası düzenlemelerin önemi konusunda tartışmaları alevlendirmeye devam edecek gibi görünüyor.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir